top of page

DERVICHES TOURNEURS D’ISTANBUL

Müzik ve Semâ

2006 yılında kurulan Derviches Tourneurs d’Istanbul (İstanbul Semazen Topluluğu), Paris Filarmoni, Fez Kutsal Müzik Festivali (Fas), Yeni Eleusis Sempozyumu (Atina, Eleusis Antik Kenti), Salle Peyel (Paris), Rimini Festival (İtalya), Le Lieu Unique (Nantes), Monako Kongre Merkezi, Bodrum Antik Tiyatrosu (Türkiye), Megaron Concert Hall (Atina), Palais de Chaillot (Paris), Samothrace World Music Festival (Yunanistan), Phaselis Festivali (Antalya) gibi festival ve özel mekanlarda sahne aldı.

Topluluk, yeni bir kreasyon sunmaktadır. Mevlevi ayini ve ritüellerinin unsurlarını içeren özel bir gösteri.

 

Bazı temsillerde Atina Bizans Korosu (Konstantinopolis Müzikseverler Derneği), İstanbul Semazen Topluluğu'na eşlik etmektedir. Birlikte "İSTANBUL: Bizans ilahilerinden Mevlevi geleneğine" başlıklı performansı sahneliyorlar. İstanbul’un iki köklü litürjik/âyini müziğini – Bizans ve Mevlevî – olağanüstü buluşması: Biri, Bizans İmparatorluğu dönemine ait ve 4. yüzyıla kadar uzanan Hristiyan ilahileri; diğeri ise 12. yüzyılda Mevlânâ Celâleddîn Rûmî tarafından kurulan Mevlevi tarikatının mistik öğretileriyle doğan bir gelenek ve repertuar.

GÖSTERİLER

Paris Filarmoni, 13/09/2025

Etkinlik bağlantısı

Eleusis Antik Kenti (Yunanistan), 27/09/2025
3. Yeni Eleusis Sempozyumu kapsamında

Etkinlik bağlantısı

Megaron Athens Concert Hall (Yunanistan), 29/09/2025

Etkinlik bağlantısı

BASIN

“İstanbul: kutsal müziğin kavşağında”
Paris Filarmoni gösterisi.
Metin: Sami Sadak. Yayınlama tarihi 28/08/2025.

Bağlantı

“Mevlevilik: müziğin ritüel boyutu. Mayotte'den İstanbul ve Tacikistan'a”
Paris Filarmoni gösterisi.
Véronique Gaymard’dan RFİ radyo programı. Yayınlama tarihi: 05/10/2025.
Bağlantı (Derviches Tourneurs d’Istanbul ve Atina Bizans Korosu ile ilgili bölüm: 22:03’tan 35:58’e)

Derviches Tourneurs d’Istanbul

Mete Edman yönetiminde

 

Orkestra
Mete Edman, ud & vokal
Emre Işık, ney
Mustafa Dedeoğlu, kanun
Kaan Sezerler, kemençe
Rıfat Çalışkan, bendir

 

Semâzenler

Pınar Yatarkalkmaz
Deniz Evren Gügüş
Gökhan Denkel
Erdinç Mustafa Kızılöz
Gökhan Demir

 

Sanat Yönetmeni Kenan Öztürk
Yapım Direktörü Ekim Öztürk
Management CaféTurc Music & Arts

_DSC3215.jpg

© William Beaucardet

_DSC3243.jpg

© William Beaucardet

_DSC3220.jpg

© William Beaucardet

  • Black Facebook Icon
  • Black Instagram Icon
  • Black Youtube Icon

Metin: Sami Sadak, akademisyen ve etnomüzikolog.

Akademisyen ve etnomüzikolog olan Sami Sadak, Aix-Marsilya Üniversitesi'nde Akdeniz Mirasını Koruma programı kapsamında ders verdi. Dünya müzikleri forumu "Babel Med Music"in sanat yönetmenliğini yaptı ve geleneksel müzikler alanında Charles-Cros Akademisi üyesidir.

Mete Edman yönetimindeki Derviches Tourneurs d’Istanbul (İstanbul Semâzenleri), Mevlevi tasavvufunu manevi yolu olarak benimsemiş, kadın ve erkeklerden oluşan bir topluluktur. Udî, vokal ve besteci olan Mete Edman, çağdaş semâ törenlerinde icra edilen birçok esere imza atmıştır. Semâzenler ve onlara eşlik eden orkestra, önemli tasavvuf müziği bestecilerinin parçalarıyla otantik bir gösteri sahnelemektedir.

 

Mevlâna’nın felsefesinde kadınlar erkeklerle eşittir. Kadınlar sadece semâ eden dervişler değil, şair, bestekar, mürşide ve dergâh yöneticisi olarak önemli roller üstlenmişlerdir. İlk Mevlevi toplulukları karma olup günümüzde kadınlar dışlanmıştır. Derviches Tourneurs d’Istanbul topluluğu, kadınları semâya yeniden dahil eden ve böylece Mevlâna’nın tasavvufunun özgün ruhuyla yeniden bağlantı kuran ender bir topluluktur.

 

Türk sanat müziği, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentleriyle yakın ilişki içinde gelişmiştir. 13. yüzyılda Konya, müziği manevi öğretilerine dahil eden Fars şair ve mutasavvıf Mevlâna Celaleddin-i Rumi sayesinde Selçuklular döneminde önemli bir kültür merkezi haline gelmiştir. Selçukluların yıkılmasından sonra Bursa (14. yüzyılda) ve ardından 15. yüzyıldan itibaren Konstantinopolis/İstanbul, musikinin ana merkezi olmuştur. Bu durum, 17. yüzyılda Itrī ve Osman Dede gibi bestekarlarla doruğa ulaşmıştır.

 

Mevlânâ’nın müritleri tarafından ölümünden sonra kurulan Mevlevi tarikatı, İstanbul’a yerleşmiş ve Osmanlı müziğini derinden etkilemiş; ona tefekkürî (meditatif) bir boyut kazandırmıştır. Osmanlı İstanbul'unda müzik eğitimi esas olarak iki ortamda aktarılıyordu: Enderûn Sarayı mektebinde ve de adeta konservatuvar işlevi gören Mevlevi tekkeleri başta olmak üzere tasavvuf merkezlerinde.

 

Bu tarikatın mensupları, Orta Çağ dönemi İslam'ından kök alan mistik bir geleneği temsil eder. Mevlevilerin felsefesi, Mevlâna Celaleddin Rumi ve bâtınî bir İsmaili lideri olan hocası Şemseddin Tebrîzî'den etkilenmiştir; sanat ve müzik yoluyla hakikat arayışını savunur. Semâ, Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled tarafından kodlanan bir ayin haline gelir ve hâlen Konya ve İstanbul’daki tekkelerde icra edilmektedir.

 

"Manevi içsel duyumu” ifade eden Mevlevi töreni, kozmik hareketi simgeler. Semâzen, kollarını iki yana açarak — sağ eli göğe, sol eli yere dönük — ilahi lütfun aracısı hâline gelir. Kıyafeti çeşitli sembolik anlamlar taşır: sikke (keçe külah) nefsin mezar taşını, beyaz giysi (tennure) kefeni, siyah hırka ise kabri temsil eder. Semâ dönmeden önce göğüste çaprazlanan kollar, ilahi birliği çağrıştırır.

 

Danslı bir ritüel olan semâ, dervişi mistik bir coşkuyla kutsallık ile birleştirir. Ney, Aşk’a ermeye çalışan ruhun sembolüdür ve diğer geleneksel çalgılarla birlikte, törende büyüleyici ve ruhani bir atmosfer yaratır.

 

Osmanlı'nın Konstantinopolis'i fethinden sonra, İslam dünyasında yeni bir başkent ortaya çıkmasıyla birlikte müzik, kültür ve inanç bakımından doldurulması gereken büyük bir boşluk söz konusuydu. Osmanlı İmparatorluğu, Bizans (ve dolayısıyla Roma) İmparatorluğu'nun bir devamı olduğunu iddia etti ve Fatih Sultan Mehmet, unvanlarına Roma İmparatoru (Kayser-i Rum) unvanını da ekledi. Bu tarihsel süreklilik resmi ve siyasi alanla sınırlı kalmayıp, toplumun çeşitli kesimlerinde organik olarak şekillendi: hukuk, ticaret, kültür ve... müzik.

 

Müzik açısından bakıldığında, Bizans medeniyeti tamamen yok olmadı. İstanbul'un Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak ortaya çıkmasıyla, güçlü bir sentez ve modernleşme süreci başladı ve bu süreç, bir asırdan biraz fazla bir süre sonra, görkemli ve özgün bir Osmanlı kültürünün doğuşuna yol açtı.

 

Bir yandan Mevlevi tarikatları, Bizans müziğinin öğelerinin ve tekniklerinin Osmanlı klasik müziğine dahil edilmesinde temel bir araç haline geldi. Diğer yandan, Osmanlı müziği açık bir yapıya sahip olmasından dolayı zenginleşti: yetenekli olan her müzisyen, kökeni ne olursa olsun, bu kültüre katkıda bulunabiliyordu. Müslümanlar, Rumlar, Ermeniler ve Yahudilerin bir arada yaşadığı İstanbul’da, her topluluğun müzisyenleri kendi geleneklerini sürdürürken, aynı zamanda Osmanlı sanat müziğiyle etkileşim içindeydiler. Böylece, semâ repertuarını zenginleştiren besteciler de Bizans müziğinden etkilenmişlerdir. Ortodoks Kilisesi'nde ve Mevlevi dervişleri arasında neyzen olarak faaliyet gösteren "Moralı Petros" (1730-1777) gibi isimleri de sayabiliriz.

VİDEO

© Caféturc Music & Arts

All Rights Reserved 2023

FRANCE - 4 rue Fontaine 75009 Paris

TURKEY - Cumhuriyet Cad. No: 78 10.400 Ayvalık

Member

of

ZF_LOGO_us_NB.jpg
  • Facebook
  • Instagram
  • YouTube
  • Twitter
bottom of page